29 Kasım 2013 Cuma

The Balm Ruj

     


    Bulgaristan'da The Balm olmadığından, yazın Türkiye'e gittiğimde hevesle birkaç The Balm ürünü edinmiştim. Bunlardan biri de yüzde 50 bayram indiriminden aldığım rujdu. O sırada koyu kırmızı bir ruja ihtiyaç duyduğum için Mia Moore adlı bu rengini aldım. Ama Türkiye'e gider gitmez okula giderken filan da kullanabileceğim birkaç rengini almak istiyorum. Çünkü cidden çok ama çok beğendim





        Pigmentasyonu şahane! Tek seferde bu kadar renk veren bir rujum olmamıştı hiç ama tabi Mac gibi biraz daha yüksek fiyatlı markaların rujlarını denemediğimden kıyas yapamayacağım...




        Kalıcılığı da oldukça tatmin edici. Normalde kırmızı rujlarda yaşadığım dağılma, dişe bulaşma gibi sorunları bu rujda yaşamıyorum  bu da benim için çok önemli açıkcası.. Birşey yiyip içmediğimde 5 saat filan hiç  bozulmadan kullanabiliyorum ki birşey yiyip içsem de tamamen çıkmıyor, tabi o noktada tazelemek lazım abartmaya gerek yok :)


       Yazın böyle bir sorun yaşamamıştım ama kış geldikten sonra dudaklarımı biraz kuruttuğunu hissediyorum. Bu da kalıcı ve mat rujlar için beklenen bir özellik zaten o yüzden beni çok rahatsız etmiyor. Rujdan önce dudaklarımı iyice nemlendiriyorum sorun kalmıyor.


      Daha önce kırmızı ruj olarak Maybelline'in color sensational serisinden fatal red kullanıyordum. Onu da çok beğeniyordum ama açıkcası The Balm'ı aldığımdan beri Maybelline'e hiç elim gitmedi.

 
      Diğer dudak ürünlerine ait yorumlarımı okumak için:
      max factor elixir
      loreal caresse wet shine lip stain
      rimmel kate moss
      revlon just bitten kissable balm stain
      maybelline color sensational


     Bu arada bir yılbaşı çekilişi düzenlemek istiyorum. Daha önceki çekilişimde yaptığım gibi bu çekilişte de Türkiye'de bulunmayan ürünlerden olsun kazanan kişinin merak ettiği bir ürünü deneme fırsatı olsun istiyorum. Örnek verebileceğim bazı markalar, Revlon, Wet'n wild, Real Techniques vs. Ya da bazı markaların bazı ürünlerini Türkiye'e getirmediğini duydum. Örneğin az önce severek takip ettiğim bir blogda şu yazıyı okudum. Bu tarz ürünlerden de koyabilirim diye düşünüyorum çekilişe. Sizlerin de aklında böyle ürünler varsa bana yorum yazarsanız ve bu çekilişin hediyelerini belirlememde yardımcı olursanız minnettar kalırım..

   
     Çekilişten ve yazdığım diğer yazılardan haberdar olup beni takip etmek isterseniz, sağdaki eiffel kulesine ya da sağ en alttaki bu siteye katılına tıklayınız :) Sevgiler...


25 Kasım 2013 Pazartesi

Nasıl zayıflıyorum

             Uzuun bir zaman sonra tekrar merhaba!  Artık şöyle oldu böyle oldu o yüzden yazı giremedim diye açıklama yapmaya yüzüm yok pek ama kafamda birçok konu birikti ve önümüzdeki günlerde daha aktif bir blogger olacağımın sözünü verebilirim...




             Bugünkü yazının konusu ise benim içim biraz hassas bir konu. Pek çok kadının, toplumun bize dayattığı ölçülerin üstünde olmasına rağmen çok güzel göründüğünü ve gayet mutlu olduğunu biliyorum ama ben kısa zamanda çok kilo alıp yeni vücudumla da bir türlü barışamamıştım. Bu bende büyük bir özgüven sorunu yaratmıştı. Daha hoş ve bakımlı bir hatun kişi olmak istiyordum, hatta bu blogu da bu süreçte kendimi motive etmek için açmış ve haydi güzelleşelim diye başlık atmıştım. Bu yolda koyduğum hedeflerden biri de kilo vermekti.  Blogu açtığım günden bu güne epey yol katettiğimi gururla söyleyebilirim. Kilo vermek için yaptıklarımla ilgili pek bir paylaşım yapmadım blogda çünkü başaramazsam, şunu yapıyorum bunu yapıyorum dedikten sonra rezil olacağım gibi hissettim sanırım.. O kadar çok kez tamam artık bugün diyete, spora vs. başlıyorum deyip yarım bırakmıştım ki birşeyleri!.. Çevremden sen kilo veremeyeceksin bu gerçeği kabullen diyenler bile oldu.


              Şuanda bu yazıyı yazıyorum diye bu yolculuk bitti sanmayın. Tam aksine daha çok  yolum olmasına rağmen biraz şımarıp son birkaç haftadır saçmalıyorum yeme içme konusunda. Sevgili blogumu da yine kendimi motive etmek için kullanıyorum :) Ayrıca benim yaşadıklarım şuanda evinde oturup kafasında "nasıl kilo vericem ben yaa" düşüncesiyle internette o siteden bu siteye savrulan birilerine ilham verirse çok mutlu olurum..

               Rakamlardan bahsetmek gerekirse, en kilolu olduğum dönemde korkumdan tartılmasam da, 16-17 kilo civarı verdiğimi tahmin ediyorum. Çok kesin bir hedef koymadım ama 36 beden olmak istiyorum, sanırım 10kg civarı daha vermem gerekecek. Sizlere nacizane tavsiyem, çok büyük hedefler koyarak kendinizi korkutmayın. Ben 25-30 kg arası vermem gerektiğini düşündükçe fenalık geçirecek gibi oluyordum. O yüzden daha ulaşılabilir hedeflerle başladım. Tartıda 70leri göreceğim ve bir daha asla 80li rakam olmayacak dedim ilk hedef olarak, sonra 75 olsam rahatlarım, 60ları görmek istiyorum diye diye devam ettim. 69,8 gördüğüm gün sevinçten ağlayacaktım nerdeyse siz düşünün :) şimdiki hedefim ise 50lileri görmek, 59 beni nasıl mutlu edecek bir bilseniz! :D
             
               Öncelikle maddi imkanı ve durumu uygun olanlar için bence iyi bir diyetisyene gitmek en ideali. Benim yurtdışında yaşamam ve öğrenci olmam dolayısıyla böyle bir imkanım olamadı.. İnternette pek çok diyet listesi, formülü vs var. Bir gün sadece patates bir gün sadece muz yemek gibi saçma sapan listelerin ne kadar sağlıksız olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum. Hiç denemedim bile. 5. sınıf tıp öğrencisi olarak ayıp olurdu yani :) Ben bazen kendimi disipline sokmak için bu listelerden de yararlandım. Ama bu konudaki dayanak noktam her zaman şu oldu ; kilo vermenin basit bir formülü var harcadığın kalori, aldığın kaloriden fazla olacak. Harcadığımız kalorinin, aldığımız kaloriden 7000 fazla olması durumunda 1 kg veriyoruz. Hiç spor yapmasak da günlük aktivitelere ve sindirim, solunum gibi metabolik faaliyetlere harcadığımız belli bir kalori var. İnternette birçok sitede hesaplanabiliyor bu günlük harcadığımız kalorimiktarı . Ama şunu da belirtmekte fayda var ki bir kadın için önerilen en düşük günlük kalori tüketimi 1200.  1200'ün altında kalındığında metabolizma hızı düşecektir ve bunun da uzun vadede pek hayırlı sonuçları olmuyor malesef
               
                Dikkat ettiğim bir diğer konu abur cubur kısıtlaması oldu. Biliyorum sevdiğiniz yiyecekleri hayatınızdan tamamen çıkarmayın diyorlar ama bence bir süreliğine çıkarılmalı. Çok kalorili olduklarından değil bağımlılıklarımdan kurtulmak için bir süre cips, çikolata vs hiç tüketmedim. Çünkü bunları yedikçe yiyesim geliyordu, malesef tavsiye edilen gibi arada sırada az miktarda, kendime ödül olarak filanda bırakamıyordum işi... güzel olan ise bir süre sonra bu yiyecekleri aramadığımı farkettim. Araştırmalar bağımlılıktan kurtulma süresinin 21 gün olduğunu söylüyor ama saymadım vallahi bilemeyeceğim :)

               Bence bana en çok yararı olan davranışım akşam 7den sonra hiç birşey yememek oldu. Bunun herkes için mümkün olmadığını biliyorum ama ben meyve bile yemedim ilk zamanlar midem kazınıyordu ama sonra sabah uyandığımda kendimi çok daha iyi hissetmeye başladım.

               Gelelim sporaaa. Biliyorum çoğumuz için spor alışkanlık olmadığından çok zor geliyor ya bir türlü başlayamıyoruz ya da başlayıp bırakıyoruz. Ben spor yapmaktan keyif almama rağmen malesef  kendime hergün spor yapmamak için bahaneler bulmayı başarıyordum. Sonra kendime şöyle söyledim gerçekten bu kadar iradesiz miyim? Nasıl hasta olduğumuzda hoş birşey olmamasına rağmen ilaç alıyoruz, çok da keyifli olmamasına rağmen işe ya da okula gidiyoruz sporu da böylesine bir zorunluluk hissiyle yapacağım dedim. Kendime bir ay boyunca hergün spor yapma koşulu koydum. Bu bir ayın sonunda zaten spor yapmay ister hale gelmiştim. Aksattığım zamanlar da çok oldu elbette ama spor yapmak büyük bir külfet olmaktan çıktı gözümde. Nasıl bir spor yapsam mı diyorsunuz? Spor salonuna gidebilecek parası, zamanı vs olanlar için sorun yok zaten ama alternatif peşindeyseniz internette de birçok video var. Benim kullandıklarım: Leslie Sansone walk at home, Callanetics, ve çeşitli pilates videoları oldu. Severek okuduğum bloglardan biri olan http://sofyagunlukleri.blogspot.com sayesinde de şu ablayı keşfettim:  http://www.youtube.com/user/blogilates sitesi de şu:  http://www.blogilates.com/  Bu kızcağız pilatese yeni başlayanlar için de düzenli yapanlar için de aylık programlar hazırlıyor. O programlar benim için cidden hayat kurtarıcı oldu. Hem disipline soktu hem de farklı kas gruplarını çalıştırmamı sağladı. Şiddetle tavsiye ediyorum! :) Sporla ilgili şunu da söylemeliyim ki lütfen yapamıyorum diye pesetmeyin. Elbette ki hiç bir fiziksel aktivite olmadan yaşıyorken ve bir de üstüne kilo fazlamız varken ilk spora başladığımız gün Ebru şallı zarifliğiyle mekik çekemeyiz. Ama zamanla kaslarının güçlendiğini gördükçe, hareketleri çok daha rahat yapabildiğini farkettikçe insan kendisiyle bir gurur duyuyor! Çok hoş bir his..

Bu yukarıda bahsettihim blogilates ablanın yeni başlayanlar için pilates programı ama sitesini ziyaret ederseniz daha okunabilir bir boyutta bulabilme imkanınız olur. Bahsedilen egzersizlerin hepsi youtube kanalında var


               Çok uzun bir yazı oldu farkındayım. Kaç kişi yazının sonuna kadar okur bilmiyorum gerçekten. Ama oooh paylaştım rahatladım a dostlar der sevgilerimi iletirim! :)